Ana içeriğe atla

Çok Kuruş.

Kuruş


Kuruş!!!

Adam 18 yaşında bir Museviydi.
Köy kilisesinde ayin eşyası muhafızıydı.
Derken simsarlık şirketi kurdu.
Baktı "Petrol" diye bir şeyler konuşuluyor.
Gitti, Petrol komisyonculuğu diye bir ofis açtı.

Durmadı, rüşvetle PARA'yla demiryolu taşımacılığı haklarını aldı.
Ekonomik olarak çok daha ucuza petrol satma imkanına kavuştu.
Ucuz demiryolunu kullandırtmadığı rakipleri battı.

İflasçılardan ona ateş edenler oldu, kolundan yaralanarak atlattı.
Öldüğünde yaklaşık 200 milyar dolarlık bir servet bıraktı.
Parayı mezara götüremedi ama bugün evlatları insanları mezara götürüyor.

Demiryollarını kirli yollarla ele geçiren babalarından öğrendikleri metodlarla dünyada savaşlar çıkarıyorlar.
Nerede petrol varsa oraya dalıyorlar.

Onlar Musevi Rotschild Hanedanlığına bağlı Rockfeller ailesi.
1830'lu yıllarda petrol işine giren ve tüm ABD piyasasını tekeline alan kişi ise John Davison Rockfeller.

Ve 170 yıl sonrası...

ABD Dışişleri Bakanı Kerry dün bağırıyor. "Fransa'yı uyardık.
İran'a ambargo sürüyor, kısmen rahatlatma var.
Her ülke İran'la net anlaşana kadar bu ambargoya uymak durumunda".

Türkiye Başbakanı İran'a gidiyor.

Oradan Almanya'ya geçiyor, Rusya'ya hazırlık yapıyor.
Almanya İran'a en çok ticaret hacmi olan ülke. En sıkı ilişkiler Almanlarla.

Rusya zaten Çin, Hindistan'ın yanında, bir de İran'ı koynuna almış.
Dünyanın gözü İran'ın üzerinde.

Türkiye milyarlarca dolarlık petrol ve doğalgaz aldığı İran'la ilişkilerini geliştirmek zorunda.

Enerji ihtiyacı bunu olmazsa olmaz hale getiriyor.
Türkiye enerji hatlarına indikçe karşısına devler çıkıyor.

NTV dün bir haber yayınlıyor. "ABD'nin uyarısına rağmen Tahran'a PASTA KAPMA akını başladı.
Çin, Hindistan, İtalya Tahran'da...

Avusturya, İsveç, İrlanda orada.

Hatta Gürcistan ve Kazakistan bile."

Fransa ise 116 işadamı ile İran'a çıkartma yapacağını dünyaya duyurmuş.

Ve bakıldığında hepsinin içinde en şanslı Türkiye. Çünkü İran'ın komşusu.

Zaten İran nükleer anlaşmaya adım attığında tüm dünya analistleri "Bu işte en karlı Türkiye" demişlerdi.

Ve üstelik HALK BANKASI da orada.

Hani şu OPERASYON yapılan bankamız var ya işte o.

Evet böyle bir AVANTAJA, tabii ki operasyon yaparlar.

Çünkü NTV dün diyor ki;

"İran petrol bakanı ABD'nin tüm uyarılarına rağmen CHEVRON ve SHELL ile masaya oturdu." Evet CHEVRON ve SHELL de orada.
Pekii CHEVRON kimin?

ABD petrol piyasasını demiryolu katakullisi ile ele geçiren Rockfeller'in evlatlarının.

BARONLAR BARONU Rotschild'in kankasının.

SHELL de arkasında Rotschild Hanedanının olduğu İngiliz Musevi ailesinin.

Tabii ki operasyonlar yaptıracaklar bu ülkeye...

Tabii ki ABD'yi LONDRA'dan kontrol eden ve Obama'ya da savaş açan GÜÇ, onun dışişleri bakanını takmayacak.
Koşacaklar petrol şirketleriyle Tahran'a.

Karşılarındaki en büyük dezavantaj TÜRKLERİ görerek ve diş bileyerek.

Çünkü onlar girdikleri her ülkenin her kuruşunu ya kanla ya da hizaya getirerek EMERLER.

Kimseye kuruş koklatmak istemezler.

Petrolle girerler, kendi BANKALARI ile yerleşirler.

Bizim Başbakan, Halk Bankası ve MİT'e "İran" suçlamaları ile saldıran İngiliz medyasını eleştirmiş.

İngiliz medyasını aklamak da, İngiliz elçi ile dün röportaj yaparak birinci sayfadan veren ve logosunda "TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR" yazan Hürriyet Gazetemize düşmüş.

Neden acaba diye sordum kendi kendime...
Cevabını bulamadım.

Ama nedendir bilemem yadırgamadım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kıbrıs Fatihi Ecevit Mi Erbakan Mı?

Kıbrıs Fatihi Ecevit Mi   Erbakan Mı? İngiliz Ulusal Arşiv belgeleri, Kıbrıs Harekatı'yla ilgili bilinmeyenleri ortaya döktü. Belgeler de Kıbrıs'ın Ecevit mi yoksa Erbakan mı olduğu da ortaya konuyor. İngiliz Ulusal Arşiv belgeleri, kamuoyunda bilinenin aksine Kıbrıs Barış Harekatı'nın mimarının merhum Başbakan Bülent Ecevit değil dönemin Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan olduğunu ortaya koyuyor. Doktora çalışması için girdiği İngiliz Ulusal Arşivi'nde tam 10 yıl boyunca çalışan Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Sıtkı Bilgin, Kıbrıs Barış Harekatı ve sonrasında yaşananlara ilişkin çok ilginç ve bugüne kadar hiç anlatılmayan konuları içeren belgelere ulaştı. "Büyük Güçler, Türkiye ve Kıbrıs Meselesi (1967-1975)" başlıklı TÜBİTAK projesi için 2005 ve 2006 yıllarında altı ay İngiliz Arşivleri'ni tarayan Bilgin, bu önemli belgeleri ilk kez star Pazar'a açıkladı... Harekatın mimarı Erbakan İngiliz Ulusal Arşiv bel...

11 Eylül Gerçeği.

11 Eylül'ün Sırları Dünya Ticaret Merkezi kulelerinin, uçakların çarpmasının ardından çökmesi halen Dünya’nın en karanlık olayı olarak karşmızda duruyor. İşte dehşet verici kanıtlar, görgü tanıkları, ifadeler, fotoğraflar, belgeler ve büyük yankı uyandıran Türkçe altyazılı belgesel. 11 Eylül 2001 günü meydana gelen olaylar Yerel Saatle 08:46:30 da bir uçak Dünya Ticaret Merkezi Kuzey Kulesi 94.-98. katları arasına kulenin kuzey tarafından çarptı. Bina çarpmadan 102 dakika sonra yıkıldı. Dünya Ticaret Merkezi Güney Kule'ye çarpan uçak Yerel Saatle 09:02:59 da ikinci bir uçak Dünya Ticaret Merkezi güney Kulesi 77.-85. katları arasına kulenin güney tarafından çarptı. Bina çarpmadan 56 dakika sonra yıkıldı. Pentagon'a çarptığı iddia edilen uçak Yerel Saatle 09:37:46 da Pentagon'a üçüncü bir uçağın çarptığı açıklandı. Olay yerinde herhangi bir uçak enkazına rastlanmadı. Resmi açıklamaya göre uçağın jet yakıtıyla yanıp kül olduğu şeklindedir....

Gerçek SOMA

ŞEYTANIN BİLE AKLINA GELMEZMİŞ ŞEYTANIN BİLE AKLINA GELMEZMİŞ  (okumayan kalmasın.) Diyor ki; “bunu şeytan bile düşünemez!”. Peki nedir o şeytanın bile düşünemeyeceği? Soma faciasının bir sabotaj olması! Böylece Gezi’nin yıldönümü  yaklaşırken sokakların yeniden karıştırılmak istenmesi! Beyefendi sanırsın ki uzayda yaşıyor. Bu ülkede bu ihtimal, beşikteki bebeğin bile aklına gelir. Amma, “Acaba sabotaj olabilir mi?” diye sormaya kalkarsan lafı ağzına tıkarlar. Dahası linç ederler, ediyorlar da. Ne şeytanlığın kalır, ne bilmem nen. Tek dertleri Erdoğan’ı “dövmek”! Sabotaj olursa dövemeyecekler. Vah ki vah! 17 Ağustos depreminde Veli Göçer’i hedef tahtasına oturtmuşlar, depremin faturasını sanki memleketteki tek müteahhit oymuş gibi kendisine kesmişlerdi. Çünkü o gün işlerine öyle geliyordu. Ne diyorlardı? “Ucuza mal etmek, daha çok kazanmak için çimentodan, demirden çaldı”. Peki ya Alp Gürkan! Yo o masum! Hatta o da bu facianın kurbanı. Bak sen! Koro halinde Alp Gürkan’ı...