Suriyeli Mülteciler ve Srebrenitsa Katliamı
Srebrenitsa Soykırımının 19. Yılı. 8372 şehit. Sırp katliamı.
Bugün 1 milyon Suriyeli mülteci. Savaş ve Esed’in katliamları.
Bugün soykırımın yıldönümünde Srebrenitsa’da kimliği tespit edilebilen 175 kişi cenaze töreni düzenlenecek.
Srebrenitsa, Bosna’nın en doğusunda
Sırbistan sınırında. İsmini gümüş anlamına gelen Srebren kelimesinden
alır. Bu şehir yıllarca gümüş ve değerli madenleriyle bilindi, anıldı.
1995’den sonra ise “Boşnakların Yaşadığı Katliam”la.
Sırplar, Srebrenitsa Soykırımı’ndan önce
doğu sınırlarını Müslümanlardan temizlemişti. Srebrenitsaşehri Sırplar
için çok önemliydi. Şehir Bosna’nın içindeki Sırplarla Belgrad’ın
bütünleşmesinin önündeki tek engeldi.
Miloseviç’in eski korumalarından Nasır
Oriç’in kurduğu Müslüman Direniş Örgütü’nün Srebrenitsa’da verdiği
mücadele ise Boşnaklar için bir direnişin sembolüydü.
Savaşın başından beri Sırplardan kaçan
Müslüman Boşnakların büyük çoğunluğu nüfusu 10.000 olan Srebrenitsa’ya
sığınmış, şehirde nüfus 60.000’e kadar yükselmişti. İnsanlar sokaklarda
yatıp, açlık ve sefaletle boğuşurken Sırplar Srebrenitsa’nın etrafındaki
çemberi iyice daraltıp, baskıyı arttırıyordu. BM ve NATO’nun bu duruma
karşı kayıtsız tavrı ise Sırpların iyice pervasız davranmasına sebebiyet
veriyordu.
Nihayet BM Güvenlik Konseyi 16 Nisan
1993’te Srebrenitsa’yı da Saraybosna, Tuzla, Jepa, Gorajde Bihaç ile
birliktegüvenli bölge ilan etti ve bölgeyi koruması altına aldı.
11 Temmuz 1995 Srebrenitsa için herşeyin değiştiği gün
Dayton Barış müzakereleriyle savaşın
sona ereceğini gören Sırplar, son bir avantaj elde etmek için Gorajde ve
Srebrenitsa’yı ele geçirmek amacıyla saldırdılar ve İkinci Dünya
Savaşı’ndan bu yana Avrupa’nın gördüğü en büyük soykırımı
gerçekleştirdiler.
SrebrenitsaBM tarafından güvenli bölge
ilan edildikten iki yıl sonra 11 Temmuz 1995′te Ratko Miladiç’e bağlı
Sırp birlikleri tarafından işgal edildi. İşgal öncesi Soykırımı yapan
Sırp Ordusu Generali Ratko Mladiç’in, Türklerden intikam alma zamanı
geldiğini ve şehrin Sırp milletine bir hediye olduğunu söylemesi
yaşanacakların bir işaretiydi aslında.
İşgal döneminde Srebrenitsa’yı BM
bünyesindeki Hollandalı askerler koruyordu. Fakat Hollandalılar akıl
almaz bir hareket yaptı. Önce kendilerine sığınmak için gelenlere
kapıları kapadılar. Sonra daha önce sığınanları Sırpları teslim ettiler
ve en son da bölgeden bütün güçlerini çekerek şehri Sırplara teslim
ettiler. Sonuç 8372 şehit. Binlerce tecavüz ve onbinlerce sürgün.
Tarih, Müslümanlar ve özellikle Boşnaklar Hollandalıların yaptığını hiçbir zaman unutmayacaklar.
Bugün Srebrenitsa Katliamının 19. Yıldönümünde ülkemizde ilginç ve bir o kadar saçma bir tartışma yaşanıyor.
Suriyeli mülteciler.
Esed zulmünden kaçan Suriyeli mülteciler
ile Srebrenitsa’da Sırp zulmünden kaçan Boşnaklar arasında hiçbir fark
yok. Her iki toplulukda ölüm tehlikesi altındalar. Suriyeliler kendi
devlet başkanları tarafından bombalanıyor, kimyasal silahlarla vuruluyor
ve katliamlara maruz kalıyorlar.
Ülkemizde bazı kimseler “Suriyeli Mültecileri neden kabul ettik?” diye soruyorlar. Cumhurbaşkanı adaylarımızdan biri “ben bu mültecileri kabul etmezdim” diyor.
Suriyeli Mültecileri Türkiye’ye almamızı
eleştirenler kendilerini o kişilerin yerine koymalılar. Silahlı bir
saldırgan kendisini kovalıyor, adamın nefesini ensesinde hissediyor olsa
ve yardım istediği kişi kapıyı açmasa, hatta onu kovalayan kişinin
önüne geri itse ne hissederdi acaba? Bunu yaşayan biri ben Suriyelileri
ülkemde istemiyorum diyebilir miydi?
Bu tavrın aynısını Srebrenitsa’da
Hollandalılar Boşnaklara yaptılar ve sonuçta 8372 kişi öldü. Türkiye
olarak biz bunu Suriyelilere yapmadık ve yüz binlerce masum insan
kurtuldu. Gelemeyenlerin kimyasal silahlarla yaşadıklarını ise hepimiz
biliyoruz.
Türk milleti her zaman misafirperverliği
ve mazlumun yanında olmasıyla tarih sahnesinde yer almıştır. Dinimiz
her zaman affediciliği, mazlumun ve zayıfın yanında olmayı tavsiye eder.
Şu an tarih tekerrür ediyor. Suriye’de
aslında Bosna savaşının bir tekrarı yaşanıyor. Türkiye, Suriyeli
Mültecileri kabul ederek tüm dünyaya insanlık dersi veriyor.
Bosna’daki savaşta da Müslüman ülkeler
birlik olamamış Sırp saldırılarına karşı koyamamışlar ve bütün dünyanın
gözleri önünde katliamlar yaşanmıştı. Bugünde Suriye’de de aynı şekilde
Esed zulmüne karşı Müslümanlar birlik olup karşı koyamıyorlar ve batılı
ülkelerden medet umuyorlar. Dünya güçleri de tıpkı Bosna’daki gibi
umarsız davranıyor.
Müslümanların bu tür belalardan
kurtulabilmeleri için gereken tek şey birlik olabilmeleridir. Yoksa
Allah korusun daha çok bu tarz katliamlara tanıklık edeceğiz.
Suriyeli mültecileri neden Türkiye’ye
aldık diyenlere eğer güzel cevabı ise Boşnak çocuğunun annesine sorusu
veriyor. Bu sorunun aynısını Suriyeli çocuklar da soruyor.
“Küçük çocukları küçük kurşunlarla öldürürler değil mi anne?”
Engin Karaca
Yorumlar
Yorum Gönder