Ana içeriğe atla

Sınırlar Çok Yakında Değişecek


Sınırlar değişiyor
O kadar türbülanslı günler geçirdik ki ne olup bittiğini anlamak için derin bir nefes alacak zamanımız kalmadı! Oyuncularla, sahne önündeki DUBLÖRLERLE ilgilenmekten gerçek senaristi, gerçek patronu ıskaladık!

Ama içinden geçtiğimiz zaman dilimi, ileriki yıllarda bölgenin nasıl dizayn edildiği sorusuna cevap verecek! Çünkü bizler bütün problemlere kendi gözümüz ve merceğimizle bakarız! Zaten oyunu kuranlar bunu çok iyi bilir!

Ama Türkiye eski Türkiye değil! Artık senaristin ensesinde boza pişiren bir aktör! Tabii gazetelerde ve televizyonlarda bunu görme şansınız hiç yok! Bizler yerelle ve içerisiyle ilgileniriz! Dünyadaki HAKİM güçlerin nasıl bir dengede gittiğini bilmeyiz, bilmek de istemeyiz! Türkiye'ye nasıl bir rol düştüğüne de kafa yormayız!
Son 10 yıla bakın!

Ergenekon ve Balyoz operasyonları, mafya babalarının içeri alınması, PKK'nın sınırların dışına çıkması, Suriye'nin karışması, İran'la beklenmeyen bir yakınlığın kurulması, Rusya'nın Türkiye'ye dört elle sarılması, Bağdat'ın Ankara'ya koşması, Avrupa'nın olanlardan rahatsız olması, İngilizler'in küplere binmesi, Amerika içindeki bir yapının Oslo, Gezi ve 17 Aralık'ta saldırıya geçmesi aklıma hemen gelenler!

Türkiye kendi haline hiç bırakılmasa da son 10 yılda görmediği ve yaşamadığı kadar sarsıntı atlattı!
Peki neden?
İşte cevap bulmamız gereken soru bu!
Geniş düşünelim!

Dünyadaki hiçbir devlet TERÖRÜ özellikle DIŞ DESTEKLİ olanını askerle, silahla bitiremedi! Bitiren yok! Hepsi masada bitti! Önemli olan o masaya nasıl gittiğinizdi! Ankara aslında uzun zamandır PKK'yı masada etkisiz hale getirmek istedi!

Ama olmadı.

İzin verilmedi! Tapeler sızdı, konuşulanlar geçersiz sayıldı. Güven yıkıldı. Zaten dağa çıkan KÜRT çocukları bilmese de PKK tam olması gereken yerde var edilmişti! Amacı PROJELERİN HAYATA GEÇMESİNİ ÖNLEMEKTİ!

Silah patlayınca akıl devredışı kalırdı!

Günde 20 şehit de versek, TÜRK DEVLETİNE KİMSE diş geçiremezdi!
Şehit sayısı bizi ayağa kaldırır, cenazelerde birleşirdik! Ama kimse devleti vermezdi! Kimse de gelip alamazdı! Ama PKK devleti yıkmak için değil, TÜRKİYE'nin genişlemesini önlemek, durdurmak ve ertelemek için kurulmuştu!

Bunu göremedik! Ne Türkler, ne Kürtler buraya kafa yormadı! İki kardeş DÜŞMAN olmuş ancak "NEDEN?" diye soran yoktu!
Tıpkı fıkrada olduğu gibi...

Tilki bir ağacın dalına asılı geyik budu görür! Yaklaşır! Tuzak olduğunu hissedince durur. Budun bağlı olduğu ipin ucunda bomba olduğun fark edip geri çekilir! Budu görecek kadar uzaklaşır ve beklemeye koyulur! O sırada KURT gelir ve sorar!
* Ne yapıyorsun?
Dinleniyorum!
* Ağaçtaki budu görmedin mi?
Gördüm ama niyetliyim...

Bunun üzerine Kurt yaklaşır ve buda asılır! Ortalık savaş alanına döner! Kurt metrelerce uzağa düşer! Toz bulutu içinde kalkar ve TİLKİ'yi budu yerken görür!
Yaklaşır ve çıkışır:
* Hani sen niyetliydin?
Kurnaz TİLKİ hemen cevabı yapıştırır:

TOP PATLADI YA!

İşte Avrupa ve özellikle İngilizler bizi ateşe gönderdi! Kendileri zenginlikleri paylaşırken bize düşen acı ve kandı!
Ama dünya tam da içinden geçtiğimiz bu dönemde büyük değişikliklere gebe!

Ukrayna ve Kırım meselesi, dünyanın Rusya'ya ve Türkiye'ye verdiği rolü keskin bir şekilde ortaya çıkaracak! Çok az kişinin bildiği PAYLAŞIM su yüzeyine çıkıp MEDYADA konuşulur hale gelecek!
Bunun için temel şart PKK'nın bitmesiydi! O aşamaya gelindi! Oslo ve 17 Aralık bunu engelleyemedi!

Paralel Yapı, emirle hep İRAN'ı hedefe koydu! Televizyonlarındaki dizilerde ve gazetelerinde bariz düşmanlık yaptı!
Tapeler, montajlar, dinlemeler, takipler aslında bu yüzdendi! BÖLGEDEKİ YENİ DEKORUNU değiştirmek için!

Orta ve uzun dönemde AVRUPA, Türkiye tarafından KONTROL edilecek bir bölge olacak!
Hayal gibi değil mi? 60 yıldır kapıda beklediğimiz BİRLİK bize saygı duruşuna geçecek!
İnanılması zor ama böyle olacak!

Dünyayı okumayı bilen bunu çok rahat görür! Zaten bu bilinmesi gerekenler tarafından bilindiği için AVRUPA her fırsatta saldırıyor!

Avrupa'da her şey var ancak ENERJİ yok! Bütün markalar orada olsa da, fabrikaları ayağa kaldıracak petrol ve gaz bizim etrafımızda! Rusya, İran, Irak ve Körfez, ana enerji üssü! Avrupa, Rusya ile işini görüyordu! KIRIM meselesi yüzünden araya kara kedi girdi!

Türkiye'yi PKK ile bölmek ve Ankara'nın sağındaki bölgeden petrol ve gaza ulaşmak isteyen güçler, şimdi kapıda esas duruşta bekliyor!
Rusya'nın dışında gelebilecekleri tek adres ANKARA!

Çözüm süreci ile birlikte Türkiye, petrol ve gazın vanasını eline alacak. Hem Kuzey Irak hem de Bağdat petrol ve gazı bizim üzerimizden Avrupa'ya akacak!

Coğrafyanın getirdiği avantaj, ilk kez bu kadar akıllıca kullanılacak! Gaz ve petrolün büyüttüğü RUSYA, Avrupa için yeterince tehdit oluşturdu! DİNİ KİMLİKLERİNDEN dolayı da Avrupa içinde nüfuz kullanma potansiyeli vardı!

Bunu gören Avrupa öyle ya da böyle Ankara'ya gelip gazı ve petrolü bizden alacak! Bu ilk adımdan sonra İran'ın enerjisi de aynı kulvara girip Türkiye üzerinden çıkış yapacak! Türkiye bu yolla ORTADOĞU'da büyüyecek, Avrupa için tehdit olan RUSYA ise pazar kaybını tolere etmek için büyük alıcı ÇİN'e yönelecek!

Zaten yeni kurulan düzendeki altın kural da bu!

Türkiye Avrupa'yı, Rusya da Çin'i kontrol edecek! Avrupa ve Çin kardeş oldukları için, yani YAHUDİ BARONLARIN rüzgarıyla yaşadıkları için devredışı kalacaklar...

Bu imparatorluklar kuran KITANIN geri gidişi ve küçülmesi anlamına gelecek! Avrupa TEHDİT olmaktan çıkacak! Ekonomi tarihi, yeniden yazılacak! Üretim ve tüketim kalıpları değişecek!

Rusya DOĞU'ya, Türkiye ise GÜNEY'e doğru büyüyecek!
İran da arka bahçesindeki RUSYA'nın motivasyonuyla bu role "EVET!" dedi!
Kendi kimliğiyle daha fazla kazanması da mümkün değildi!
OYUN BU!

Dünya yeniden şekilleniyor! Artık Amerikan askerleri bu bölgede görülmeyecek!

Tapelere, montajlara çok kafa yoranlara bir soru sormak istiyorum!
Başbakan Erdoğan'ı bile dinledikleri net! Sızdırılanlar da internette apaçık ortada! Her şartta Erdoğan'ı dinleyenler, ortaya bir tek EMİR ya da DİREKTİF ALINAN bir kayıt süremedi!
Neden?

Çünkü Ankara bildiğini yapıyor da ondan! Milli çizgide ilerliyor! Küresel oyunun gereklerini yerine getiriyor! Oysa saldıranların ilişki durumu ortada!

MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a İRANCI diye neden hücum edildiğini şimdi anlıyor musunuz?

Belki saldıranlar da bilmiyor ama TABLO bu!

İki dünya savaşı ile çizilen SINIRLAR, petrol ve gazla değişiyor!
Türk-Kürt kardeşliği Ortadoğu'daki bütün engelleri aşacak gerekirse yıkıp geçecek!

Kimse bu ittifakın karşısına çıkamaz!
Göze alamaz!
Bu ne demek?

Mal sahibi dükkanına dönüyor demek!
Bunun adı İMPARATORLUK!
Neden saldırdıklarını şimdi anladınız mı!

200 yıl sonra burada oyunu kuran bu ülkenin çocukları! "Eyvah Türkler geliyor" sendromu hortladı yani!
Kusura bakmayın beyler!
Uzun süre ara vermiştik!

NOT: Her yolu deneyerek Ankara'nın rotasını değiştiremeyenler, CHP ve MHP üzerinde yoğunlaşacak! İlk kez sandıktan çıkmak isteyecekler! Değişim oraları vuracak! Bütün kartları tükettiler çünkü!

Hele "40 milletvekili ayrılacak!" sözünü verenler, şimdi kara kara düşünüyor! Tasfiye geliyor olmasın
sakın! Olacaklara iyi bakın!

Sınırlar değişiyor
Engin Karaca

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kıbrıs Fatihi Ecevit Mi Erbakan Mı?

Kıbrıs Fatihi Ecevit Mi   Erbakan Mı? İngiliz Ulusal Arşiv belgeleri, Kıbrıs Harekatı'yla ilgili bilinmeyenleri ortaya döktü. Belgeler de Kıbrıs'ın Ecevit mi yoksa Erbakan mı olduğu da ortaya konuyor. İngiliz Ulusal Arşiv belgeleri, kamuoyunda bilinenin aksine Kıbrıs Barış Harekatı'nın mimarının merhum Başbakan Bülent Ecevit değil dönemin Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan olduğunu ortaya koyuyor. Doktora çalışması için girdiği İngiliz Ulusal Arşivi'nde tam 10 yıl boyunca çalışan Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Sıtkı Bilgin, Kıbrıs Barış Harekatı ve sonrasında yaşananlara ilişkin çok ilginç ve bugüne kadar hiç anlatılmayan konuları içeren belgelere ulaştı. "Büyük Güçler, Türkiye ve Kıbrıs Meselesi (1967-1975)" başlıklı TÜBİTAK projesi için 2005 ve 2006 yıllarında altı ay İngiliz Arşivleri'ni tarayan Bilgin, bu önemli belgeleri ilk kez star Pazar'a açıkladı... Harekatın mimarı Erbakan İngiliz Ulusal Arşiv bel...

11 Eylül Gerçeği.

11 Eylül'ün Sırları Dünya Ticaret Merkezi kulelerinin, uçakların çarpmasının ardından çökmesi halen Dünya’nın en karanlık olayı olarak karşmızda duruyor. İşte dehşet verici kanıtlar, görgü tanıkları, ifadeler, fotoğraflar, belgeler ve büyük yankı uyandıran Türkçe altyazılı belgesel. 11 Eylül 2001 günü meydana gelen olaylar Yerel Saatle 08:46:30 da bir uçak Dünya Ticaret Merkezi Kuzey Kulesi 94.-98. katları arasına kulenin kuzey tarafından çarptı. Bina çarpmadan 102 dakika sonra yıkıldı. Dünya Ticaret Merkezi Güney Kule'ye çarpan uçak Yerel Saatle 09:02:59 da ikinci bir uçak Dünya Ticaret Merkezi güney Kulesi 77.-85. katları arasına kulenin güney tarafından çarptı. Bina çarpmadan 56 dakika sonra yıkıldı. Pentagon'a çarptığı iddia edilen uçak Yerel Saatle 09:37:46 da Pentagon'a üçüncü bir uçağın çarptığı açıklandı. Olay yerinde herhangi bir uçak enkazına rastlanmadı. Resmi açıklamaya göre uçağın jet yakıtıyla yanıp kül olduğu şeklindedir....

Gerçek SOMA

ŞEYTANIN BİLE AKLINA GELMEZMİŞ ŞEYTANIN BİLE AKLINA GELMEZMİŞ  (okumayan kalmasın.) Diyor ki; “bunu şeytan bile düşünemez!”. Peki nedir o şeytanın bile düşünemeyeceği? Soma faciasının bir sabotaj olması! Böylece Gezi’nin yıldönümü  yaklaşırken sokakların yeniden karıştırılmak istenmesi! Beyefendi sanırsın ki uzayda yaşıyor. Bu ülkede bu ihtimal, beşikteki bebeğin bile aklına gelir. Amma, “Acaba sabotaj olabilir mi?” diye sormaya kalkarsan lafı ağzına tıkarlar. Dahası linç ederler, ediyorlar da. Ne şeytanlığın kalır, ne bilmem nen. Tek dertleri Erdoğan’ı “dövmek”! Sabotaj olursa dövemeyecekler. Vah ki vah! 17 Ağustos depreminde Veli Göçer’i hedef tahtasına oturtmuşlar, depremin faturasını sanki memleketteki tek müteahhit oymuş gibi kendisine kesmişlerdi. Çünkü o gün işlerine öyle geliyordu. Ne diyorlardı? “Ucuza mal etmek, daha çok kazanmak için çimentodan, demirden çaldı”. Peki ya Alp Gürkan! Yo o masum! Hatta o da bu facianın kurbanı. Bak sen! Koro halinde Alp Gürkan’ı...