Ana içeriğe atla

Milli mücadeleyi Kazım Karabekir başlatmış

Milli mücadeleyi Kazım Karabekir başlatmış


Milli mücadeleyi Kazım Karabekir başlatmış

Mustafa Armağan yönetiminde çıkan Derin Tarih dergisi Türkiye'de tarihin hakikate ulaştırılmasında önemli bir adım atıyor

Mustafa Armağan'ın genel yayın yönetmenliğinde yayın hayatına başlayan "Derin Tarih" dergisi ilk sayısında Kazım KarabekirPaşa'nın itiraflarını kapak dosyası olarak seçmiş,

Kazım Karabekir, 19 Nisan 1919'da Erzurum'a çıktığını söyleyerek milli mücadelenin bu tarihle başladığını ifade ediyor. Mustafa Kemal'in 19 Mayıs Samsun'a çıkışından tam bir ay önce Trabzon'a Kazım Karabekir'in çıkmasının Milli mücadele de gerçekten bir anlamı var mı?

Milli mücadelenin paşaları arasında zaman zaman ilk mücadele ateşinin kim tarafından yakıldığı tartışma konusu olmuş, Ali Fuat Paşa, Rauf Paşa, Kazım Karabekir ve Mustafa Kemal ilk kendilerinin başlattığını anı günlük ve ya gazetelere verdikleri demeçlerde ifade etmişlerdi.

Kazım Karabekir'in iddiası diğer iddiaların hepsinden hem zaman hem organize açısından daha doğru olduğu görülüyor. Çünkü Kazım Karabekir Trabzon'a daha önce ayak basmasaydı, Erzurum Kongresinin de toplanması dolayısı ile Sivas Kongresi'nin de gerçekleşmesi mümkün değildi. Bu bölgede daha önceki hizmetlerinden dolayı Mustafa Kemal'den çok Kazım Karabekir tanınmakta ve yerel askeri ve sivil erkanla ilişkisi daha kuvvetliydi.

Yalnız burada Kazım Karabekir'in de Erzurum Kongresi'nde oluşturulan Temsil Heyeti başkanlığına neden kendisi değil Mustafa Kemal'in seçildiğini de açıklaması gerekli.

Kazım Karabekir, Birinci Dünya Savaşı'nın sonlarında yenilgi almamış 15. Ordunun başındadır, milli mücadelenin ilk zaferini kazanan kumandan olup doğuda Ermenilere karşı verilen savaşlarda başarılı olmuş ve Gümrü Antlaşmasının yapılmasını sağlamıştır. Doğu'da zafer kazanıldıktan sonra Batı cephesinin oluşturulması için Kazım Karabekir'in talimatıyla bu askerler batıya kaydırılmıştır.

Kazım Karabekir Anadolu"ya geçme fikrinin de kendisine ait olduğu söylemesi önemli bir iddia olarak gözüküyor. Padişah Vahdettin, Sadrazam Damat Ferit Paşa ve yakın arkadaşları Mustafa Kemal ve İsmet Paşa'yı Anadolu'ya geçme konusunda ikna ettiğini iddia ediyor. Fakat burada İttihatçıların savaş sırasındaki teşebbüsleri ve Karakol cemiyetinin faaliyetlerini de göz ardı etmemek gerekli. Çünkü müdafai hukuk cemiyetlerinin eski İttihat ve Terakki şubeleri olduğunun da bilinmesinde fayda var.

Mustafa Kemal'in Şişli'deki evinde yaptığı görüşmesinde, Mustafa Kemal'in Anadolu'ya geçişi pek düşünmediğini ima ederek, onun da gelmesi halinde başkomutan olarak karşılayacağını söylüyor.

Kazım Karabekir, milli mücadeleyi bizzat başlattığını, İzmir'in işgali üzerine ilk mitingi de kendisinin düzenlettiğini ifade ediyor. Resmi tarihte Trabzon mitinginden hiç söz edilmez. Trabzon mitinginin yapılması milli mücadele açısından önem taşımaktadır. Çünkü resmi tez Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkma nedenini İzmir'in işgaline dayandırmaktadır.

Karabekir'in söylediklerinde ilginç bir detay var: Erzurumluların Mustafa Kemal'i milli hareketi önlemek için İstanbul hükümeti tarafından gönderildiğini düşünmeleri. İstanbul hükümetinin adamı olduğu gerekçesi ile kongreye almak istememeleri üzerinde konuşulması gerekli bir konudur. Çünkü Erzurum halkının İstanbul hükümeti, İttihatçılara bakışı sert olmasına rağmen halifeye bakışları yumuşak hatta Mustafa Kemal'in muhalefetine rağmen "Halifeliği kurtarmak esastır" kararını almalarıdır. Mustafa Kemal nutkunda bu kararın alınmasını tasvip etmediğini fakat halifelik yanlısı olanlarında desteğini almak için sessiz kaldığını söylemektedir.

Derin Tarih dergisi Türkiye'de tarihin hakikate ulaştırılmasında önemli bir adım atmış gibi görünüyor. Geçmiş hakkında bilinenleri değiştirmek iddiası ile yola çıkan derginin mazlum tarihin sesi olmak gibi önemli bir iddia.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kıbrıs Fatihi Ecevit Mi Erbakan Mı?

Kıbrıs Fatihi Ecevit Mi   Erbakan Mı? İngiliz Ulusal Arşiv belgeleri, Kıbrıs Harekatı'yla ilgili bilinmeyenleri ortaya döktü. Belgeler de Kıbrıs'ın Ecevit mi yoksa Erbakan mı olduğu da ortaya konuyor. İngiliz Ulusal Arşiv belgeleri, kamuoyunda bilinenin aksine Kıbrıs Barış Harekatı'nın mimarının merhum Başbakan Bülent Ecevit değil dönemin Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan olduğunu ortaya koyuyor. Doktora çalışması için girdiği İngiliz Ulusal Arşivi'nde tam 10 yıl boyunca çalışan Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Sıtkı Bilgin, Kıbrıs Barış Harekatı ve sonrasında yaşananlara ilişkin çok ilginç ve bugüne kadar hiç anlatılmayan konuları içeren belgelere ulaştı. "Büyük Güçler, Türkiye ve Kıbrıs Meselesi (1967-1975)" başlıklı TÜBİTAK projesi için 2005 ve 2006 yıllarında altı ay İngiliz Arşivleri'ni tarayan Bilgin, bu önemli belgeleri ilk kez star Pazar'a açıkladı... Harekatın mimarı Erbakan İngiliz Ulusal Arşiv bel...

11 Eylül Gerçeği.

11 Eylül'ün Sırları Dünya Ticaret Merkezi kulelerinin, uçakların çarpmasının ardından çökmesi halen Dünya’nın en karanlık olayı olarak karşmızda duruyor. İşte dehşet verici kanıtlar, görgü tanıkları, ifadeler, fotoğraflar, belgeler ve büyük yankı uyandıran Türkçe altyazılı belgesel. 11 Eylül 2001 günü meydana gelen olaylar Yerel Saatle 08:46:30 da bir uçak Dünya Ticaret Merkezi Kuzey Kulesi 94.-98. katları arasına kulenin kuzey tarafından çarptı. Bina çarpmadan 102 dakika sonra yıkıldı. Dünya Ticaret Merkezi Güney Kule'ye çarpan uçak Yerel Saatle 09:02:59 da ikinci bir uçak Dünya Ticaret Merkezi güney Kulesi 77.-85. katları arasına kulenin güney tarafından çarptı. Bina çarpmadan 56 dakika sonra yıkıldı. Pentagon'a çarptığı iddia edilen uçak Yerel Saatle 09:37:46 da Pentagon'a üçüncü bir uçağın çarptığı açıklandı. Olay yerinde herhangi bir uçak enkazına rastlanmadı. Resmi açıklamaya göre uçağın jet yakıtıyla yanıp kül olduğu şeklindedir....

Gerçek SOMA

ŞEYTANIN BİLE AKLINA GELMEZMİŞ ŞEYTANIN BİLE AKLINA GELMEZMİŞ  (okumayan kalmasın.) Diyor ki; “bunu şeytan bile düşünemez!”. Peki nedir o şeytanın bile düşünemeyeceği? Soma faciasının bir sabotaj olması! Böylece Gezi’nin yıldönümü  yaklaşırken sokakların yeniden karıştırılmak istenmesi! Beyefendi sanırsın ki uzayda yaşıyor. Bu ülkede bu ihtimal, beşikteki bebeğin bile aklına gelir. Amma, “Acaba sabotaj olabilir mi?” diye sormaya kalkarsan lafı ağzına tıkarlar. Dahası linç ederler, ediyorlar da. Ne şeytanlığın kalır, ne bilmem nen. Tek dertleri Erdoğan’ı “dövmek”! Sabotaj olursa dövemeyecekler. Vah ki vah! 17 Ağustos depreminde Veli Göçer’i hedef tahtasına oturtmuşlar, depremin faturasını sanki memleketteki tek müteahhit oymuş gibi kendisine kesmişlerdi. Çünkü o gün işlerine öyle geliyordu. Ne diyorlardı? “Ucuza mal etmek, daha çok kazanmak için çimentodan, demirden çaldı”. Peki ya Alp Gürkan! Yo o masum! Hatta o da bu facianın kurbanı. Bak sen! Koro halinde Alp Gürkan’ı...